Bu çağın insanı için ‘deneme’ye değer mi? Nasıl bir çağda yaşıyoruz? Yaşadığımız çağa nasıl isimlendirmeler yapıyoruz? Gülten Akın’ın en bilindik dizesindeki gibi, gerçekten kimseciklerin ince şeyleri durup anlamaya vakti yok mu? Elimdeki kitaba göre, en azından bir çaba var diyebilirim.
Tamer Sağcan, Post İnsan adlı kitabında bu çabanın hakkını veren denemelerle okurun karşısına çıkıyor. Sağcan, esasında insanlığın “içinde bulunduğu ve bulunmadığı çağlara adlar vererek” onu anlamaya çalışmadığını belirtiyor. Bunun, sadece “belirlemenin verdiği konformist bir yavşaklığın tezahürü” olabileceğini ima ediyor. Bu tezahürün, bu isimlendirme acelesinin “kendileri adına oluşacak belirsizliği ortadan kaldırmak adına üretilmiş bir belirleme çabası”ndan ileriye gitmesi halinde yaşanabilecek sıkıntıları da analiz ediyor. (s. 91)
***
Sosyal ağların, dijitalleşmenin getirdiği ve Yapay Zekâ’nın belirleyiciliğinin gittikçe arttığı günümüzde etten ve kandan insanın önünde hangi seçenekler var? Tamer Sağcan bunu bir gelişim silsilesini inceler gibi çeşitli açılardan irdeliyor. Sonunda da çıkan yolların ikiye ayrıldığı noktayı tarif ediyor. Ya bavulları toplayıp kültürümüzle davranışlarımızla Android-insan belleğine yerleşeceğizdir, ya da hızlı tüketilip yok olmamak için ruhumuzu kurtarmak için her şeyin fişini çekmek zorunda kalacağızdır. Skalanın iki tarafında meşhur değneğin uçları gibi duran bu ihtimaller arasındaki ihtimaller okyanusu bu kitapta derin denizlerde çekilen belgesel araştırmacıları gibi gezindiğini hissettiriyor okura.
Devamı için aşağıdaki bağlantıya tıklayabilirsiniz:
https://www.k24kitap.org/kitaplar/post-insan-784