Ters Okumalar-1: Kült Lideri Olarak Morpheus (Matrix)

Kült film denilen şeyin ne olduğunu az çok herkes biliyordur. Ancak “kült”ün es geçilen, üzerinde tartışmaları hâlen devam eden “tarikat”, “örgüt” anlamlarına yeterince vakıf değiliz. Aslında sadece dini hareketlenme olarak görülmeyen, terör örgütleri ve hatta bazı ponzi şemaları ihtiva eden oluşumlarda da sapkınlık yönü tavan yapmış yapılar kült yapılar deniyor. Kaldı ki bir kült film olarak kabul edilmesine rağmen Matrix’in ne kadar esinlenilmiş bir yapım olduğunu da yıllar önce bir Sinemahzen yazısında yazmıştım.

Bunun Morpheus’la veya Matrix’le bir ilgisi var mı? Bu konu hakkında yazmadan önce, yabancıların bu mesele hakkında çok fazla çalışma yapmış olabileceğini düşünmüştüm. Lâkin bir iki dar kapsamlı çalışma veya sosyal medya yorumu dışında hiçbir şeye rastlamadım.

Matrix’te Kült Yapı Var mı?

Filmin kendi kültlüğü seyirciyi -zamanında ben de dahil- o kadar etkilemiş durumdaydı ki, gözümüzün önünde olan çoğu şeyi görmediğimizi fark ettim. Ajan Smith haklı olabilir miydi? Morpheus gerçekten bir kült lideri olarak tanımlanabilir mi? Alelade bir seçilmiş kişi masalı olarak görmek yerine, Matrix’i tersten okumak mümkün mü?

Aslında mümkün, Matrix’in insanları esir eden bir yapı olarak günümüz toplumuyla ilişkilendirilmesi, simülasyon teorisi gibi unsurlar sebebiyle epeyce dile getiriliyor. Fakat makinelere karşı savaşan insanların çoğunluğunun dahil olduğu bir Zion kültü olduğunu da kabul etmemiz gerekiyor. Böyle bir örgütlenmenin varlığını ispat edebilmek için de bir takım bilimsel atıflara bakmak hiç fena olmayacak gibi.

Zion Kültü

Morpheus’un rolünü tespit edebilmek için önce biri sosyolog, diğeri psikolog olan Janja Lalich Michael D. Langone’in Kült Gruplarıyla İlişkilendirilen Özellikler çalışmasındaki verileri kullanarak tek tek sorularımıza cevap vermeli ve makinelerle savaşan insanların Zion şehrinde bir kült kurup kurmadıklarına bakmalıyız.

Akademisyenler bu çalışmalarında bir kültün teşhisi için on beş maddelik bir kontrol listesi oluşturmuşlar. Aşağıya maddelerini ekleyerek üzerinden tek tek geçerek inceleyelim.

1- Grup, liderine ve (lider hayatta veya ölmüş olsun fark etmez) onun inanç sistemine, ideolojisine ve uygulamalarına, mutlak hakikatmış gibi, yasa olarak son derece bağnazca ve sorgusuz sualsiz bir bağlılık sergiler.

En kolayından başlayabiliriz. Nebuchadnezzar gemisinin Morpheus’un dar grup kimliğine sahip subayları tarafından oluşturulduğunu düşünürsek, Cypher haricinde gemideki herkes Morpheus’a kehanete ve onun ideolojisine mutlak bir hakikat gibi bağlıdırlar. Tank’ın onun hakkındaki sözleri, emirlerine uymakta gösterdikleri kusursuzluğu hatırlayın. Hatta, Cypher’ın ihaneti sonrasında Morpheus’un fişini çekmek üzereyken “Sen hepimiz için bir baba gibiydin” repliklerini tekrar düşünün.

2- Sorgulama, şüphe ve muhalefet istenilmez, hatta cezalandırılır.

Şüphe ve muhalefetin cezalandırıldığına dair en azından serideki filmler özelinde bir şey yok. Ancak bunun mümkünatını düşünmek için yeterli bir sebebimiz var. Yine Cypher’ın ve diğer mürettebattan bazılarının geminin içerisindeki durumdan rahatsızlıklarını dile getirdiği, özellikle kahvaltı sahnesini düşünün. Yenilen aminoasit yüklenmiş “şeyi” gözlerini kapatarak tattığında tavuktan farksız olabileceği gibi hususlar dışında, Cypher’ın tek başına nöbetçi olduğunda Neo ile muhabbetinin alt metinleri de aslında gemi içerisinde yüksek sesle dile getirilmeyen bir şüphe ve muhalefet olduğunu göstermektedir.

3- Zihin değiştirme (beyin yıkama) uygulamaları (meditasyon, ilahiler söyleme, anlaşılmaz sözler söyleme, kınama amaçlı toplantılar ve son derece yorucu çalışma rutinleri vs.) aşırı derecede kullanılır ve grup ve lider(ler)ine yönelik şüpheleri bastırmaya yarar.

Ah… Matrix’e girip çıkma veya dijital antrenman programları zaten başlı başına delil gösterilebilirdi. Lâkin Morpheus’un ikinci filmde Zion’da “ayini” yönettiği, herkesin kendinden geçerek dans ettiği bir orjiye dönüşen ve Neo kardeşimizin, en sonunda muradına erebildiği o sahneler yetmiyorsa, Morpheus’umuzun Thomas Anderson’a teklif ettiği mavi ve kırmızı renkli hapların uyuşturucu olabileceğini düşünmemiz yeterli olabilir. Tabii ki kırmızı hap aslında Neo’yu sistemden çekmek için izleyici bir programdır. Başka türlü “ikincil” bir gerçekliği uyuşturucuyla yaratmak mümkün değil. Mümkün mü yoksa?

Elbette bu arada Morpheus’un vaazlarını, anlaşılmaz sözlerini de delil göstermek lazım. “Ne yazık ki Matrix’in ne olduğunu sana kimse söyleyemez, bunu kendin görmelisin” gibi. Veya helikopterden düştükten sonra “Yolu bilmekle, yolda yürümek farklı şeylerdir” cümlelerine de dikkat etmek lazım. Kâhin kısımlarına girmiyorum bile.

4- Grup üyelerinin nasıl düşünmesi, davranması ve hissetmesi gerektiğini, genellikle son derece detaylı bir biçimde lider(ler) belirler (örneğin, karşı cinsle görüşme, iş değişikliği, evlilik gibi konularda üyelerin izin alması gerekir; ne giyileceği, nerede yaşanacağı, çocuk sahibi olunup olunmayacağı, çocukların nasıl yetiştirileceği ve benzeri konuları liderler belirler).

Aslında bir önceki maddede yazdığım bazı cümleleri bu madde için de örnek gösterebiliriz. Fakat en önemlisi, Matrix’teki zıplama programında veya dövüş programında Morpheus’un Neo’ya söyledikleri olabilir. “Zihnini serbest bırak”, “Şu an soluduğunun oksijen olduğunu mu sanıyorsun?” Bunlar dışında grup üyelerinin nasıl giyinmesi gerektiği hususunda film genelinde dayatılmış bir kod olmasa da, gemi içerisinde pespaye, yırtık dökük şeyler giyilirken, diğer gerçekliğe geçişte siyah ve/veya dar giyilmesi ve muhakkak güneş gözlüğü takılması (Matrix’teki bir sıkıntıdan dolayı güneş çok UV yayıyor zira) gibi unsurlar bir dayatma olduğunu düşündürmüyor değil.

5- Grup seçkinci nitelikte olup kendisi, lider(ler)i ve üyeleri için özel ve yüksek bir statü iddiasında bulunur (örneğin, liderin Mesih, özel bir varlık, bir avatar olduğu ya da grubun ve/veya liderin insanlığı kurtarma yolunda özel bir misyonu olduğuna inanılır).

Bu maddeyle ilgili bir şey yazmama gerek yok sanırım. Matrix’ten çıkartılanların seçkin insanlar olduğunu, her şeyden önce hakikati görenler statüsünde bulunduklarını söylemek yeterli. Ki seçilmiş kişinin insanlığı kurtarma yolundaki misyonu da hepimizin farkında olduğumuz bir husus.

6- Grup, iki kutuplu bir “biz-onlar” algısına sahiptir ve bu durum, toplumun geri kalanıyla çatışmaya neden olabilir.

Makineler ve matrix’e bağlı insanlara karşılık, Zion’daki gerçek insanlar ve kurtarılmış seçkinler.

7- Lider hiçbir yetkili makama karşı hesap vermez (örneğin öğretmenler, komutanlar veya bakanlar veya ana akım dini mezheplerin rahipler, papazları, keşişleri ve hahamları için durum bunun tam tersidir).

Morpheus’un Zion’daki konsey karşısında bir gemi kaptanı olarak istediklerini konsey üyelerine nasıl kabul ettirdiklerini bir düşünürsek, bir kült lideri olarak hesap vermediğini görebiliriz. Şehrin savunması için bir gemiye bile ciddi ihtiyaç duyulduğu anlarda, Morpheus, seçilmiş kişiyle savaşı bitirmek hülyasındadır.

8- Grup, güya yüce amaçları için kendisinin gerekli gördüğü her şeyin mübah olduğunu öğretir veya ima eder. Bunun sonucunda üyeler, gruba katılmadan önce kınanması gereken veya gayrı ahlaki olarak gördükleri davranış veya faaliyetlere girişebilir (örneğin aile ve arkadaşlara yalan söylemek veya düzmece yardım kuruluşları için para toplamak).

Thomas Anderson’ın filmin başında Morpheus hakkındaki araştırmalarını hatırlarsanız, Heathrow havalimanındaki terör faaliyetleri ve benzeri şiddet girişimlerinden sorumlu tutulduğunu hatırlayacaksınızdır. Ölen insanları umursadığını düşünmüyorum. Çünkü onlar, zaten kendi düşünce sisteminde, düşmanları olan makinelere enerji veren pillerden başka bir şey değiller.

Oysa varlık âleminde bedenleri ve zihinleriyle bir insana tekabül eden bu varlıkların bağlantılarını koparmakta beis görmezlerken, makinelerin şehirlerini alaşağı edip, insanları öldürmesinden rahatsızdırlar. Daha da önemlisi Animatrix serisinde, filme gelene kadar neler olduğunu izlerseniz, insanların yapay zekayla giriştikleri savaşı kazanmak için kendi yaşam kaynaklarını yok etmekten çekinmeyecek kadar yıkıcı olabileceklerini de görmüş olursunuz.

9- Lider(ler) üyeler üzerinde nüfuz sahibi olmak ve/veya onları kontrol altında tutmak için utanç ve/veya suçluluk duyguları aşılarlar. Bu, genellikle akran baskısı ve incelikli ikna yolları ile yapılır.

Konseye karşı yaptığı konuşmada veya Zion mabedindeki balkon konuşmasında bu hususun izlerini görebilir, topluluk üzerinde nasıl etki kurduğu ve onları nasıl ikna ettiğini deneyimleyebiliriz.

10- Lidere veya gruba itaat, mensupların aileleri ve arkadaşlarıyla bağlarını kopararak gruba katılmadan önceki kişisel hedef ve faaliyetlerini köklü bir şekilde değiştirmelerini gerektirir.

Eh… Adamlar aileleri, arkadaşlarını geçerek, yaşadıkları bütün bir sanal gerçeklikten vazgeçerek bu yola baş koyuyorlar desek yeridir.

11- Grup, bünyesine yeni üyeler katmaya saplantılı bir şekilde önem verir.

Bu saplantıyı en güzel ifade eden husus, ikinci filmin başlangıcında, Neo’nun gelişinden bu yana çok daha fazla insanın Matrix’ten çıkartıldığına dair ifadelerdir muhtemelen.

12- Grup, para toplamaya saplantılı bir şekilde önem verir.

Sanırım, bir tek bu kıstas açısından çuvallayabiliriz.

13- Üyelerin grup ve grupla ilgili faaliyetlere ölçüsüz zaman ayırması beklenir.

Bütün ömrünü gemide geçirmenin ölçüsüz zaman ayırma olmadığını düşünüyorsak, bu maddeyi eleyebiliriz. Ancak gemiyle kanalizasyonlarda gezip, Matrix’e bağlanarak orayı terörize ettiklerini düşünmek için yeterli sebebimiz var.

14- Üyeler yalnızca grubun diğer üyeleriyle birlikte yaşamaya ve/veya sosyalleşmeye teşvik edilir ya da mecbur tutulur.

Bir üst maddede yazdıklarımız elbette bunun için de geçerli. Her gemi kaptanını ayrı bir kült lideri olarak görmüyorum elbette. Bununla birlikte, eylemsel kararlılık açısından, kanalizasyonlarda kaçak yayın yaparak Matrix’e bağlanan sadece Nebuchadnezzar gemisi olmadığı gibi, gemi mürettebatının kapalı bir hücre özelliğine haiz olduğunu görmezden gelemeyiz.

15- En sadık üyeler (“hakiki” inananlar) grubun dışında hayat olamayacağına inanır. Bu kimselere göre başka bir yaşam yolu yoktur ve genellikle gruptan ayrıldıkları (hatta ayrılmayı düşündükleri) takdirde kendileri veya başkalarına yönelik misilleme ile karşılaşacaklarından korkarlar.

Bu son madde için yüzde yüz insanlarla Cypher tiynetlileri örnek gösterebiliriz. Gerçi yüzde yüz insanlarla ilgili de ciddi kurgusal çökme yaratan sorunlar var, ama onu başka bir yazıda ele almak lazım. Matrix’ten çıkanlar, asıl gerçek hayatın, yerin kilometrelerce altında olduğuna inanırlar. Aslında bu gibilere Trinity tecrübesi yaşatmak lazım. Gemiyle kara göğü delip yukarı çıktıklarında güneşi gören Trinity ne kadar da acıklı bir ifade takınmıştı mesela.

Kült Lideri Morpheus

Yazının hayli kinayeli olduğunun, ayrıca seneler sonra böyle bir şeyin doğru olup olmamasının ne fayda getireceğini düşünebileceğinizin farkındayım. Elbette yazıyı yazarken bir miktar eğlendiğimi de kabul etmeliyim. Ancak Morpheus’un uyuşturucu, vaazlar, hakikatler, kehanetler etrafında büyüyen ve son Matrix filminden anlayacağımız üzere onu yüce konsey liderliğine götüren süreci idrak etmek için kült yapılardan bahsetmemek olmaz.

Genel anlamda diğer kült liderlerinden belki de en büyük farkı, kendi hikayesine ve kehanetlere gerçekten iman etmiş olması. Zira, Neo’nun seçilmiş kişi kehanetiyle ilgili yanılgısını yüzüne vurduğu anda yaşadığı şok pek gerçekçi. Buna karşın, Zion’da makinelerle savaş sürerken, hâlen onun insanlık için savaştığına inanması da kültünü kolay kolay bırakıp gidecek bir lider olmadığını gösteriyor.

Pek çok kült örgüt lideri gibi, felsefi, anlaşılmaz sözcüklerle konuşan, karizmatik kişilik sahibi bir adam olduğunu da ayrıca not etmek lazım. Her ne kadar, seçilmiş kişinin ondan rol çalmaya başladığı anlarda liderliği küçülse de üçüncü filmde Neo’nun ölümünden konumu heykeli dikilecek seviyeye gelmiş bir karakterden bahsediyoruz.

Günümüzde de yüce amaçları uğrunda ahalinin tek tek uğradığı kayıpları, zararları umursamayan, tarikat, cemaat ve terör örgütleri yokmuş gibi davranıp, sırf güzel güneş gözlükleri olduğu, iyi dövüşebildiği, bir amacı olduğu ve insanları kurtaracağına inandığımız için Morpheus’u hoş görebiliyoruz. Bu uğurda sistemle bağlantısı kesilen (ölen, şehit edilen veya zarara uğrayanlar) görmezden gelinebilmeli. Çünkü işin içerisinde hep kutsal bir amaç var ve sadece yaşamaya çalışan bireyciklerin hiçbir önemi yok.

Sonuç

Morpheus’un bir tarikat lideri olmasının aradan geçen yirmi beş yılda izleyiciye ne gibi bir anlam ifade etmesi gerekiyor? Sonuçta Matrix bir sanal gerçeklik ve vaad ettikleri hakikatten başka bir şey değil mi? Soruları çoğaltabiliriz, ancak yukarıda irdelediğim başlıklar altında bir değerlendirme yapıldığında, falanca cemaati veya filangil tarikatının sakallı, sarıklı şeyhiyle Morpheus arasındaki en önemli farkın görünüşleri olduğunu görmezden gelemeyiz.

Ayrıca, bu sorulara verilebilecek en önemli cevap “yöntem”dir. Sizi hakikate çağıranlar alabildiğine karizmatik, cesur, alımlı, ikna edici olabilirler. Ancak sonuçta size teklif ettikleri kırmızı uyuşturucu haplarla, dökülen bir gemiden kusmuğa kaşık atarken kendinizi bulabilirsiniz. Dahası her zaman olduğu gibi içine doğmayı hayal ettiğiniz hakikat, atalarınız tarafından çok çok önce tahrif edilmiş, güneş çoktan balçıkla sıvanmış olabilir.

Kendinizi, insanlığı kurtaracağınızı umduğunuz bir yolculuğa çıkıp, güç sahibi liderlerin oyun tahtasındaki değersiz taşlar olarak bulmanız çoğunlukla en mümkün olanıdır. Hakikat; dünyanızı kendi ellerinizle mahvettiğiniz gerçeğini haykırmanıza rağmen, sesinizin gürültülü orjilerle, tükenmiş toplumun güçlü alkışları ve sloganlarıyla bastırıldığı hedonist bir panoptikonda bulunabilir mi? Hakikat kırmızı bir hap içtiğinizde birleştiğine dair halüsinasyonlar gördüğünüz bir aynaya bakmakta değil, bu dünyanın kanseri olmak yerine, tedavisi olabilmek için ne yaptığınız sorusunun altında da yatıyor olabilir.

İşin enteresan kısmı, dördüncü film bittiğinde dahi, insanlık kurtulmaya hâlen yaklaşabilmiş değil. Ne garip değil mi? Belki de hiç kurtulamayacak.

Belki de kâhin “Kendini bil” yazısını gösterirken, herkese önceliğinin ne olduğunu söylemek istemiştir. Kendini bilenler Morpheus’ların yolundan değil, kendi yollarından gidenler olacaktır.

 

 

 

En Çok Okunanlar

Diğer Başlıklar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz