“Mazlumu getirin bana”
Bu cümleyi büyük çoğunluğumuz hatırlıyordur sanırım. Kemal Sunal’ın Şark Bülbülü isimli hiciv yüklü filminde, sadist gazino patronunun parasını vererek dövdüğü adamın adıydı Mazlum. Mazlum o kadar dayak yemişti ki, dayak delisi olduğu paranın karşılığı kuru fasulyenin içerisinde boğulmuştu. Sonra Şaban geldi. Para karşılığında dayak yiyeceğini bilmeden getirildiği yerde, bir de üzerine “karşılık verdiği” için daha sevilir bir kum torbası oldu. İlk anda vicdanının sesiyle “böyle iş mi olur lan?” dese de, paranın yüzü tatlı geldiği için, üzerine bir de karşılık verebildiği için ses etmedi yediği dayaklara. Bir gün bet sesiyle söylediği şarkıyla bir anda Şaban Ballıses oluverdi. Paralar, arabalar, şan, şöhret. Sonra daha fazlasını istediğinde, sadist gazino patronu kendi velinimetini öldürmekten çekinmeyecekti. Peki Şaban niye gelmişti buralara? Sevdiği kadınla evlenebilmesi için gereken başlık parasını toplamaya.
Bugün dışarıdan baktığınızda bu filmde toplumumuzun bütün aşağılık anomalilerini görebilirsiniz. Hem de ta başlık parasından başlayarak.
Öyle bir durumdayız ki, kimimiz Mazlum misali nasıl olsa para alıyoruz diye sesimizi çıkartmadan dayak yiyor, kimimiz Şaban misali karşılık da verebiliyor olduğumuz için bu dayağa ses çıkartmaktan imtina ediyor, kimimiz ise gerçekten o paraları, arabaları, şanı, şöhreti hak edip etmediğimize bakmaksızın, bet seslerimizi, bal gibi algılıyoruz.
Zaman zaman bakıyorum, çok yükseliyoruz. Çok yüceltiyoruz, kendimizi, kimliğimizi, toplumumuzu. Kahramanız, erdemliyiz, misafirperveriz, vicdanlıyız, mükemmeliz anlayacağınız. Öyleyiz de, neden bu filmlerdeki insanlar bize hiç garip gelmiyor? Hiç yaşanmamış bir distopya gibi algılayamıyoruz bunları?
Kimiz biz? Ne iş tutarız? Nedir toplumsal kodlarımız? İçlerinden biri olduğumuzu iddia ettiğimiz o yüce Türkler, o hakiki Müslümanlar veya o ahlaklı, erdemli insanlar nerede? Çin mi yok etti, Moğol mu kırdı, Bizans mı zehirledi, Avrupa mı yuttu, Amerika mı yok etti?
Yoksa bize para verip, bizi dövmeye çalışana Mazlum olup, Şaban olup, Ballıses olan, içinde bulunduğumuz çemberi kıramayan biz mi yaptık bunu?
29.05.2018
